Hicret.org Namaz Köşesi

Namaz kılarken dikkat edilmesi gereken hususlar, beş vakit namaz, namaz nasıl kılınır. Püf noktalar

Medine’de İlk Cuma Namazı



Her vakit bir değil. Her yerin hatırası da aynı değil. Cuma günü biz müslümanlar için ayrıcalıklı. Cuma, günlerin en hayırlısı. Ve Efendimiz’in ilk Cuma namazını kıldığı yer, Kubâ , kadim ama canlı bir hatıra olarak gönlümüzde hep saklı.

Namazların Kazası



Her mükellef müslümanın, günde beş vakit namazı vakti içinde kılması kesin farzdır ve ilahi emirlerin başında gelir. Farz namazını kılmadan vaktini geçirmek büyük günahlardandır. Kaza edildiği zaman bu namaz borcu ödenmiş olur, fakat geciktirme günahından dolayı ayrıca tevbe de gerekir. Özürlü veya özürsüz olarak zamanında eda edilmeyen beş vakit namazın farzlarını kaza etmek farz, vitir namazının kazası da vacibdir.

“Eda” namazın vaktinde kılınması, “kaza” da vakti çıktıktan sonra kılınmasıdır.

Gözümün Nuru Namaz



Huzurdadırlar.
Alınlarında secde izleri,
Rükûda kıyamdadırlar.
Tekbir, salât ve selamlarda…
Huzurda oldukça huzurdadırlar.
Huzur ve emniyettedir çevreleri.
Çünkü taş toprak secde yeridir.
Zikirdir namaz, duadır…
Şükürdür, teslimiyettir, tevazudur…
‘Sana geldik’ demektir.
Her ne ki bize lazım, hepsi namazdadır.
Dünya ve ahiretten tüm nasibimiz ondadır.

Namazların Birleştirilmesi



Hanefiler dışında üç mezhebe göre, seferî kimsenin öğle ile ikindi namazlarını ve akşam ile yatsı namazlarını öne alıp birleştirme (cem’i takdim) veya sona alıp birleştirme (cem’i te’hir) suretiyle birlikte kılması caizdir. Günümüzde bilhassa ulaşım araçlarıyla yolculuk yapılırken böyle bir uygulamanın sağlayacağı meşru kolaylığı unutmamalıdır.

Bu konuyu burada, Şafiî mezhebine ağırlık vererek açıklayalım.

Özür Halinde Namaz



Namaz kılmak her mükellef müslüman için en mühim kulluk vazifesi olduğu gibi, herkesin haline göre çeşitli kolaylıklar yine namazda bulunmaktadır. Çeşitli özürler vardır ki, o özürlere sahip olanlar da, hallerine uygun kolaylıklarla namazlarını kılacaklardır. Özür sebebiyle namazı terketmek yok, ancak özür için kolaylıklar vardır.

Özür Sahibi Olanlar

Devamlı olarak bir yeri kanayan, abdest tutamayacak şekilde idrar kaçıran, herhangi bir yerinden sürekli iltihap ve benzeri şeyler akarak abdest tutma imkanı olmayanlar, “özür sahibi” kimselerdir. Kadınlarda fıkıhta tespit edilen asgari süreden az ve azami süreyi aşan akıntılar, gebelik sırasında gelen kan, lohusalığın kırk gününden sonraki ve ellibeş yaşını aşmış kadınlardan gelen kan da özür akıntılarındandır.

Kaza Namazları



Namaz, Efendimiz s.a.v.’in ifadesiyle “dinin direği” ve “kişinin kapısının önünde akan suyu bol ve tatlı bir nehir”… Müslüman hayatını ayakta tutan ve onu dünya hayatının kirlerinden arındıran büyük bir ibadet. İhmali de büyük kayıp. Bu nedenle müslümanın ilk görevi, vakit namazlarına özen göstermek ve varsa kazaya kalmış namazlarını da kılıp binasını sağlam tutmak.

Sahabe-i Kiram’dan Ebu Katade r.a. anlattı:

Rasulullah s.a.v. ile bir seferdeydik, gece epey ilerlemişti. Herkes çok yorgundu, ama yürümeye de devam ediyorduk…

Huzura Çıkar mıyız?



Namaza verdiğimiz değer imanımızın kuvveti ile paralellik arz eder. Kimileri Cuma namazlarıyla yetinirken kimileri de beş vakit kılarlar. Kimileri beş vaktin yanında cemaate de riayet eder. Ehlullah ise beş vakitle birlikte, sürekli nafile namazlarla Rabbin huzuruna sürekli çıkarlar.

Namaz kelimesinin karşılığı Arapçada “salât”tır ve çoğulu “salâvat”dır. Tekbir ile başlayıp selam ile son bulan, belli fiil ve sözleri içine alan bir ibadettir. Allah’a karşı tesbih, tazim ve şükrün ifadesidir. Salât kelimesi Mukaddes Kitabımız’da doksandan fazla ayette zikredilir. Bütün peygamberler namaz kılmış ve namazı ümmetlerine tebliğ etmiştir. Hicretten bir buçuk yıl kadar önce Miraç gecesinde de müslümanlara beş vakit namaz farz kılınmıştır.

Namaza Durmak



Durmak gerek. Zira durmayınca, “tevakkuf etmeyince”, arada bir “vakfe” yapmayınca hakikate “vâkıf” olamazsınız. Durmayınca durulamazsınız. Durulacak yer Allah’ın huzurudur.

Yunus Emre’nin “Dur erte namazına” nakaratlı bir salâtnâmesi var. “Erte” veya “irte namazı” sabah namazı demektir. Bu şiirinde Yunus’un “kıl erte namazını” yerine “dur erte namazına” ifadesini tercih etmesi hayli manidardır.

Zaman ve Mekâna Müslümanca Bakış



Biz farkında olalım ya da olmayalım, zaman ve mekân kavramları hayatımızın tamamını kuşatır. Bizler bu dünyada insan olarak zaman ve mekândan bağımsız bir şekilde ne yaşayabiliriz ne de düşünebiliriz. Zira zaman ve mekân tarafından öylesine kuşatılmış bulunuyoruz ki, onların çevrelemediği bir alem, onların hükmünün geçerli olmadığı bir boyut düşünemiyoruz.

Zaman ve mekân algımız, “yaratılmış” olmanın gereğidir. Zira biz biliyoruz ki, yaratılmış olan her şeyin varlığı zaman ve mekânla kopmaz bir ilişki içindedir. Bütün yaratılmışlar bir zamanda ve bir mekânda var olmuşlardır mesela. Mekânsız bir mahluk düşünemeyeceğimiz gibi, zamanın kuşatmadığı bir mahluk da tasavvur edemeyiz. Bizim varlığımız, hareketlerimiz, doğumumuz, ölümümüz… hep bir zaman süreci içinde ve bir mekânda olmaktadır.

İmama uymaya ne zaman niyet edilir?

Cemaatle kılınan namazda bir kimsenin imama uyma niyeti, imamın tekbir getirip namaza başlamasından sonra olması şart değildir, önce de olabilir. Çünkü ibadete sürat ve acele etme fazileti sebebiyle cemaatin tekbirleri, imamın tekbirine çok yakın olmalıdır. Bu nedenle niyet, imamın tekbirinden önce yapılabilir. Burada önemli olan, imam tekbir almadan tekbir alıp namaza başlamamaktır.

Son oturuşta Salli-Barik dualarını okumanın hükmü nedir?

Farzların, vitir namazının ve müekked sünnetlerin son ka’de (oturuş)larında, gayri müekked sünnetler ile diğer nafile namazların da her ka’desinde tahiyyattan sonra Salli-Barik dualarının okunması sünnettir.

İftitah tekbirinde parmağı kulak memesine değdirmek

İftitah tekbirinde başparmağın kulak memesine değdirilmesi şart ve sünnet değildir, namazın müstehaplarındandır. Parmağın kulak memesine değdirilmesi, sünnetin uygulamasından doğmuştur.

İftitah tekbirini alırken ellerin yukarıya kaldırılması sünnettir. Erkekler ellerini başparmakları kulaklarının yumuşaklarına değecek kadar kaldırıp o vaziyette tekbir alırlar.

Şafi mezhebine göre kaza namazı olan nafile namaz kılabilir mi?

Şafi mezhebine göre kişinin kaza namazı borcu olması, sünnet (nafile) namaz kılmasına engeldir. Önce bu borçlarını tamamlamalıdır.

Şafi mezhebine bağlı bir kişinin kaza namazı kılma fırsatı varken kılmaması caiz değildir. Kişi bu şekilde farz olan kaza namazı borcunu geciktirdiği ve de sünnetten mahrum kaldığı için iki türlü mesuliyet içinde olur.

Ezan okunurken ne yapılmalı?

Allahu ekber, Allahu ekber; Allahu ekber, Allahu ekber;
Eşhedu en lâilahe illâllah, Eşhedu en lâilahe illâllah;
Eşhedu enne Muhammeden Resûlûllah,
Eşhedu enne Muhammeden Resûlûllah;
Hayye alâ's-salâh, Hayye alâ's-salâh;
Hayye alâ'l-felâh, Hayye alâ'l-felâh;
Allahu ekber, Allahu ekber; Lâilâhe illâllah

Ezan-ı Şerif'i dinleyenin uyması gereken bazı hususlar vardır:

1- Ezan okunurken konuşulmaz Hattâ Kur'ân-ı Kerîm okuyan bir kişi ezan başladığında okumayı bırakıp ezanı dinler

Gusül alırken bir yerini yıkamayı unutan kimse ne yapar?

Ağzını veya burnunu yıkamadığını veya bir uzvunun kuru kalmış olduğunu sonradan anlayan kimsenin yeniden gusletmesi gerekmez. Sadece bu uzuvları yıkaması yeterli olur. Eğer arada farz bir namaz kılmış ise, onu iade etmesi gerekir.

Bunun dışında aradan bir namaz vakti kadar süre geçmiş ise, guslün tekrarlanması gerekir görüşü de bulunmaktadır.

Kişi imkânına göre bu iki görüşe göre amel edebilir. Mesela misafir gibi tekrar gusül alması zor olan bir kimse ilk görüşe göre hareket eder.